DÜNYEVİLEŞME GERÇEĞİNİN FARKINDAMIYIZ???!!!

 
 

 Dünyevileşme Gerçeğinin Farkında Mıyız?

Dünyevileşme, insanın kendisini dünyanın cazibesine ve çekiciliğine kaptırarak, dünyalık bir hayat ölçüsünü benimsemesidir. Dünyevileşme kavramı, insanın yaşam tarzı, eşyaya bakışı, olayları okuması, hadiseler karşısındaki tutum ve davranışını yani dünyaya endeksli bir hayatı benimseyen kişilerin halini anlatır. Bu kavram; günübirlik yaşayan, yarının kaygısını taşımayan, geçici heves ve hazlarının esiri olmuş insanın durumunu ifade eder.

 

Allah dünyayı, tabiatı açısından güzel ve cazibeli yaratmıştır. Sahip olduğumuz mal, eşya, eş, çocuk, makam ve mevkiiler çok cazip ve tatlı kılınmıştır. İnsan da fıtrat itibariyle dünyaya karşı meyilli yaratılmıştır. Dünyadaki nimetler, insanın sahip olma, haz alma, yönetme, başkalarına hâkim olma, diğer varlıklara egemen olma ve üstünlük sağlama gibi duygularına hitap ediyor. Bu da insanın kendisini dünyaya kaptırmasına ve dünyevileşmesine sebep oluyor.

 

İnsanın dünya ile olan ilişkisinde dünya, kendisinden faydalanılan bir araç olmalıdır. Bu dünyadaki her şey insan için yaratılmıştır. İnsan her şeyden istifade edecektir. Asıl amaç sonsuz âlem için hazırlanmaktır. Ancak dünya araç olmaktan çıkıp amaç haline dönüşürse; bir diğer ifade ile dünya faydalanılan yer olmaktan çıkıp gaye edinilme noktasına getirilirse, insan da kendisini dünyevi hazların içinde bulacaktır. Dünyanın cazibesi ve tatlılığı insanın dünyaya olan meyliyle birleşince de, nefis aklın önüne geçip ona hâkim olacaktır.

 

 

 

Dünyevi Hazlara Kapılan İnsan Allah’tan Uzaklaşıyor

İnsan -dünyada yaşadığına göre- dünya ile alakasını kesemez. Fakat dünyaya da taparcasına yönelmemelidir. Dünya nimetlerini kendi ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanması gereken insan, bir süre sonra maddenin esiri haline geliveriyor. Dünya malı insan için vazgeçilmez bir konuma dönüşüyor.

İnsan sadece mala, eşyaya karşı da dünyevileşmiyor. Bunun yanında dünyevileşmenin görüldüğü en büyük alanlar makam, mevki ve şöhret konularında oluyor.

Dünyanın güzellikleri ve çekiciliği karşısında, kendisini ona kaptıran insanın dini hayatı sürekli tükeniyor. Bu da insanı Allah’tan uzaklaştırıyor.

İnsanlar yeni başladıkları işlerde heyecan içinde olurlar. Bir süre sonra bu heyecanlar azalarak, normal bir hale dönüşür. Eski heyecanlar kalmaz. Dini konular da böyledir.

İnsan dini bilgileri öğrendikçe dindarlaşır. Ancak dini yaşama noktasında hayatımız günden güne monotonlaşmaktadır. Bunda dünya nimetlerine olan düşkünlüğümüz ve dünyaya olan sevgimiz etkili olur. Dini hayatta zirvelere ulaştıktan sonra manevi değerlerin yitirilip, nefsi arzuların esiri olan insanımız oldukça fazladır. Bu da insanımızı küfre kadar sürükler. Nitekim Kur’an-ı Kerim bazı insanlardaki dünya sevgisinin ve meylinin ahirete olan sevgisine nazaran ağır gelmesi sebebiyle küfre düştüklerinden bahseder. Nahl suresi 105, 106, 107. ayetlerde; “Yalanı, ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir. Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır. Bu, onların dünya hayatını sevip ahrete tercih etmelerinden ve Allah’ın kâfirler topluluğunu asla doğru yola iletmeyeceğindendir.” Ve yine İbrahim suresi 3.ayette “Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler.” buyurarak bu konunun önemine dikkatlerimizi çekmektedir. İnanan insanın bu duruma düşmemek için tedbir alması zorunludur. Tedbir almanın en güzel yolu da, Kur’an-ı Kerim’in ve Yüce Peygamberin sözlerine kulak vererek zihnimizde oluşan olumsuz düşünceleri, kalbimizde yayılan kötü meyilleri ve bu meyillerin iç dünyamızda oluşturduğu manevi kirleri temizlemektir. Dünyevîleşme, insanın kendisini dünyanın cazibesine ve çekiciliğine kaptırarak, dünyalık bir hayat ölçüsünü benimsemesidir. Dünyevileşme kavramı, insanın yaşam tarzı, eşyaya bakışı, olayları okuması, hadiseler karşısındaki tutum ve davranışını yani dünyaya endeksli bir hayatı benimseyen kişilerin halini anlatır. Bu kavram; günübirlik yaşayan, yarının kaygısını taşımayan, geçici heves ve hazlarının esiri olmuş insanın durumunu ifade eder.

Allah dünyayı, tabiatı açısından güzel ve cazibeli yaratmıştır. Sahip olduğumuz mal, eşya, eş, çocuk, makam ve mevkiiler çok cazip ve tatlı kılınmıştır. İnsan da fıtrat itibariyle dünyaya karşı meyilli yaratılmıştır. Dünyadaki nimetler, insanın sahip olma, haz alma, yönetme, başkalarına hâkim olma, diğer varlıklara egemen olma ve üstünlük sağlama gibi duygularına hitap ediyor. Bu da insanın kendisini dünyaya kaptırmasına ve dünyevileşmesine sebep oluyor.

İnsanın dünya ile olan ilişkisinde dünya, kendisinden faydalanılan bir araç olmalıdır. Bu dünyadaki her şey insan için yaratılmıştır. İnsan her şeyden istifade edecektir. Asıl amaç sonsuz âlem için hazırlanmaktır. Ancak dünya araç olmaktan çıkıp amaç haline dönüşürse; bir diğer ifade ile dünya faydalanılan yer olmaktan çıkıp gaye edinilme noktasına getirilirse, insan da kendisini dünyevi hazların içinde bulacaktır. Dünyanın cazibesi ve tatlılığı insanın dünyaya olan meyliyle birleşince de, nefis aklın önüne geçip ona hâkim olacaktır.

 

 

Dünyevi Hazlara Kapılan İnsan Allah’tan Uzaklaşıyor

İnsan -dünyada yaşadığına göre- dünya ile alakasını kesemez. Fakat dünyaya da taparcasına yönelmemelidir. Dünya nimetlerini kendi ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanması gereken insan, bir süre sonra maddenin esiri haline geliveriyor. Dünya malı insan için vazgeçilmez bir konuma dönüşüyor.

İnsan sadece mala, eşyaya karşı da dünyevileşmiyor. Bunun yanında dünyevileşmenin görüldüğü en büyük alanlar makam, mevki ve şöhret konularında oluyor.

Dünyanın güzellikleri ve çekiciliği karşısında, kendisini ona kaptıran insanın dini hayatı sürekli tükeniyor. Bu da insanı Allah’tan uzaklaştırıyor.

İnsanlar yeni başladıkları işlerde heyecan içinde olurlar. Bir süre sonra bu heyecanlar azalarak, normal bir hale dönüşür. Eski heyecanlar kalmaz. Dini konular da böyledir.

 

İnsan dini bilgileri öğrendikçe dindarlaşır. Ancak dini yaşama noktasında hayatımız günden güne monotonlaşmaktadır. Bunda dünya nimetlerine olan düşkünlüğümüz ve dünyaya olan sevgimiz etkili olur. Dini hayatta zirvelere ulaştıktan sonra manevi değerlerin yitirilip, nefsi arzuların esiri olan insanımız oldukça fazladır. Bu da insanımızı küfre kadar sürükler. Nitekim Kur’an-ı Kerim bazı insanlardaki dünya sevgisinin ve meylinin ahirete olan sevgisine nazaran ağır gelmesi sebebiyle küfre düştüklerinden bahseder. Nahl suresi 105, 106, 107. ayetlerde; “Yalanı, ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir. Kalbi imanla dolu olduğu halde zorlanan kimse hariç, inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner ve onlar için büyük bir azap vardır. Bu, onların dünya hayatını sevip ahrete tercih etmelerinden ve Allah’ın kâfirler topluluğunu asla doğru yola iletmeyeceğindendir.” Ve yine İbrahim suresi 3.ayette “Dünya hayatını ahirete tercih edenler, (insanları) Allah yolundan çevirip onu eğri ve çelişkili göstermek isteyenler var ya, işte onlar derin bir sapıklık içindedirler.” buyurarak bu konunun önemine dikkatlerimizi çekmektedir. İnanan insanın bu duruma düşmemek için tedbir alması zorunludur. Tedbir almanın en güzel yolu da, Kur’an-ı Kerim’in ve Yüce Peygamberin sözlerine kulak vererek zihnimizde oluşan olumsuz düşünceleri, kalbimizde yayılan kötü meyilleri ve bu meyillerin iç dünyamızda oluşturduğu manevi kirleri temizlemektir.

 

 

 

Dünyalıklar İnsana Çekici Kılınmıştır

Dünyadaki nimetler, insanoğlunun farkına varmadan yanılmasına sebep olup dünyanın esiri de yapsa, gerçekleri görmemize engel teşkil etmez. Çünkü elimizde iki kutsal kaynak var. Birisi Hz. Kur’an diğeri de Hz. Peygamberin sünneti. Dolayısı ile bu iki kaynak rehber insanlığa hak ve hakikati, doğruları gösterecek, insanların gerçeği görmelerini sağlayacaktır. Fakat dünyanın gerçek kimliğini kavrayamayanlar, yaşamın sadece dünyadan ibaret olmadığını bilse bile, ondan vazgeçemez. İnsan dünyada sahip olduğu nimetlerle oyalanıp sevinir, ondan haz alır, onunla mutlu olmaya çalışır. Sahip olduğu bu nimetlere bir zarar gelse, eksilse, elinden çıkıp gitse, üzülür ve kendi kendini mahveder. Oysa onun geçici olduğunu bir türlü kalbine inandıramaz. Dünyalık olarak sahip olduğu şeylerin insana çekici kılındığını, bunların hayatın geçici menfaatleri olduğunu kabullenemez. Bu hususu Hadid suresi 20. ayet şöyle dile getirmektedir: “Bilin ki, dünya hayatı ancak oyun, bir eğlence, bir süs, aranızda karşılıklı bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarışından ibarettir. Nihayet hepsi de yok olur gider. Tıpkı şöyle: Bir yağmur ki, bitirdiği bitki çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmış olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahrette ise, dünyadaki, amele göre ya çetin bir azap veya Allah’ın mağfireti vardır. Dünya hayatı, aldanış metaından başka bir şey değildir.”

 

Müslüman toplumların gün geçtikçe yoğun bir dünyevileşme süreci yaşadıklarını, hayata ve içerdiklerine karşı aşırı sevgi beslediklerini, yaşama zevki içine düştüklerini görüyoruz. İnsanı yücelten duyguların yerine, insanın manevi olarak gün geçtikçe içten içe nasıl çürüdüğünü, böyle bir hayatın içine düşenlerin yaşadıkları gibi inanmaya çalıştıklarını, kendi durumlarını meşru göstermek için nasıl çırpınarak kendilerini rahatlatmaya çalıştıklarını, bu uğurda çırpındıkça daha çok sıradanlaştıklarını görmemek mümkün değildir.

Dünya Hayatı, Araç Olmaktan Çıkarılıp, Amaç Haline Dönüştürülmemelidir

Dünyanın insanda meydana getirdiği olumsuz etki, insanın fıtratında doğuştan mevcut olan doyumsuzluk ile birlikte yaşadığımız toplumsal hayatın ürettiği düşünce tarzı ve buna bağlı olarak oluşan bakış açıları dünyayı gaye olmaktan çıkarıp amaç haline dönüştürüyor. Böyle olunca da insan bütün enerjisini ona yöneltiyor. Bu da kişiyi dünyaya bağımlı hale getiriyor.

Dünya hayatının cazibeli hali, insanı Allah yolunda hareket etmekten alıkoyan bir yapıya sahiptir. İnanan insan, bir taraftan kendisini cazibesiyle etkileyip kendine doğru çeken dünya hayatı ile bu hayatın geçiciliği ve insana zarar veren çirkin yönlerinin anlatıldığı dini öğütler arasında sürekli git geller yaşayarak kendisini gerilim içinde bulur. Çünkü bu durum, insanın kendisiyle mücadele edeceği bir alan ve imtihan edildiği bir sahadır. Dolayısı ile inançlı insanlar, dünyanın çekici yönüne karşı mücadele ederek kendi geleceklerini sağlama alma çabası içerisinde olmaları gerekir.

Müslüman insan dünyadan tamamen el ayak çekecek demek değildir. Kalbi anlamda dünyadan uzak yaşayacaktır. Kalbi anlamda dünyadan uzaklaşamayan insan, kalbini dünyaya kaptıracaktır. Bu da dünyevileşme riskini artıracaktır. Dünya ve nimetlere karşı belli mesafeden bakarak onları amaç haline dönüştürmemek gerekiyor.

Güçlü düşünsel temeller üzerine bina edilmiş olan ve medya organlarıyla desteklenerek fırtına estirilen dünyevileşme, Dini hassasiyetleri erozyona uğratan tuzaklar olmaktan çıkarılmalıdır. Dünyevi düşüncenin yıkılarak yerine kendi değerlerimizi yaşatacak bir düşünce yapısının oluşturulması gerekmektedir. Bu da kökü vahye dayanan bir hayat anlayışını benimseyip kendimizi ona hazırlamakla mümkündür.


DAMLAPİNARİ
 
 
ANASAYFA HZ.MUHAMMED 
KÜLTÜR SANAT

MAKALE VE DENEMELER

İSLAMİ BÖLÜM
YAZI ATÖLYESİ
E-KİTAP ZİYARETÇİ DEF.
MOZİLLA FİREFOX
İslami Bölüm Anasayfa
Bir İnsan Olarak Hz. Muhammed (S.A.S)
A-ALÇAKGÖNÜLLÜ
EV İŞLERİNDE
HİZMET GÖRDÜRMEYİ SEVMEM
DOYUNCA HEP AĞLARIM
SESSİZCE YATAĞINA UZANIR
ÜÇ GÜNDÜR AÇIM
BİR KERE DAHA
ALLAH YOLUNDA
GEL ŞİMDİ ÖDEŞELİM
YERYÜZÜ DOLUSUNCA
HZ FATMA’NIN ÇEYİZİ
İSTEMEZ MİSİN EY ÖMER
DAHA GÜÇLÜ DEĞİLSİNİZ
HERKESTE BİR O’NDA (SAV) İKİ
BEN KRAL DEĞİLİM
HİÇBİR GÖSTERİŞ
HABBAB DÖNENE KADAR
DÜNYADAN KONUŞTUĞUMUZDA
HANGİ YOLDAN İSTERSEN
KUYUYU GERİ ALMASI
BİZ ONU KATIK YAPAR

GÖĞSÜNÜ AÇIP
BİR TANESİ KARDEŞİNE
BEN DE ODUN TOPLAYAYIM
ANCAK ALLAH İÇİN
BENDEN GÜZEL KÖLE Mİ OLUR?
ONLARIN ARASINDA BULUNACAĞIM
BÜYÜK ALLAH’TIR
ARKADAŞ SAKİN OL
DUANDA BENİ DE
BEN ÇOBANKEN

B- ÖNDER
ZORUNLU YÜRÜYÜŞ
SOPAYI UZATINCA
ON BEŞ GÜN SONRA

ADAM HAKLI
HİÇ YALAN SÖYLEMEDEN
YOLU KAYBETTİĞİNDE

KAN DAVASI
GÜNEŞİ BİR ELİME AYI BİR ELİME
BAZEN OLUR

C- ZEKİ
HUNEYN’DE MEDİNELİLERLE
ANNEN OLSAYDI
KAÇ TANRIYA İNANIRSIN
YERSEN RIZKINDIR
BİR HALKIN EFENDİSİ
BİZİ SEN YÖNET
D-ŞEFKATLİ
FAKİR HIRSIZ
DÜŞMANA YARDIM
CANINA AZAP ETMESİN
TAİF AÇ KALINCA
Hz. ZEYNEB'İN KATİLİ
ŞEFKATİN ZİRVESİ UHUD
ŞEHİD ÇOCUĞU
İSLAMA ÇAĞIRDINIZ MI?
YEMEDİĞİNİZİ FAKİRLERE
FARZ OLMASIN DİYE
BİR SÜT KUZUSU
BENDEN DAHA YOKSUL
ON GÜMÜŞ
ALLAH'IN GÜCÜ SENİN GÜCÜNDEN
YÜZYİRMİ KOYUN
SEVENİN SEVGİLİSİ
MEKKE'NİN FETHİ
İNSAN OLARAK HZ.MUHAMMED HOŞGÖRÜ
YAHUDİYDİ İNSANDI
ABDULLAHLA UĞRAŞMAYIN
SARHOŞA LANET
TAİFE HAYIR DUA
HERKES KENDİNE YAKIŞANI
NAMAZDA ACEMİ
KÖTÜLÜĞE KÖTÜLÜKLE
BÜYÜCÜ
BENDE ADİL OLMASSAM
DEVE ETİ YİYENLER
ŞEFKATİN ZİRVESİ UHUD
E- BABA OLARAK HZ. MUHAMMED (SAV)
İBRAHİM'İ ZİYARET
AĞLAYAN BİR ÇOCUĞUN SESİ
BEN ŞAHİT OLMUYORUM
BEN DE SİZİ SEVİYORUM
ONA ŞEFKAT DUYUYOR MUSUN?
CENNETİ HAK ETMİŞTİR
HOŞGELDİN KIZIM
KIZ-ERKEK AYRILINCA

ÖNSÖZ
SAİD ALPSOY KİMDİR(YAZAR HAKINDA)
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI VİDEODAN (1)
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI VİDEODAN (2)
FESUBHANALLAH!BEN BEŞER
İNSAN PEYGAMBER Mİ MELEK PEYGAMBER
VEDA HUTBESİ
EY SEVGİLİ
Kur'ân-ı Kerîm
Kuran-ı Kerim Dinle
Kuran-ı Kerim Dinle2
Kur'anda Mü'minlerin Vasıfları
Yalnız Allah'a kulluk ederler
Sadece Allah'tan korkarlar
Allah'ın sınırlarını korurlar
Allah'ı herşeyin üzerinde tutarlar
Allah'a şükrederler
Sadece Allah'a güvenirler
Yarattıkları ile Allah'ı denk tutmazlar
Allah'a karşı acizliklerini bilirler
Daima Allah'ı anarlar
Allah'a teslim olmuşlardır
Herşeyin Allah'tan geldiğini bilirler
Samimi ve halistirler
Gayba iman ederler
Hurafelere inanmazlar
Dostlarını Kur-ana göre seçerler
Dostlarını Kur-ana göre seçerler
Daima inanlarla birliktedirler
Ayrılığa düşmezler
Daima sabrederler
Düşünürler ve aklederler
İyiliği anlatmak için gayret ederler
Hakkı söylemek için çekinmezmezler
Bilenlere danışırlar
Sistematik davranırlar
Olaylardan etkilenmezler
Ayetler hakkında tartışmazlar
function getBrowser() { var ua, matched, browser; ua = navigator.userAgent; ua = ua.toLowerCase(); var match = /(chrome)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(webkit)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(opera)(?:.*version|)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(msie)[\s?]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(trident)(?:.*? rv:([\w.]+)|)/.exec( ua ) || ua.indexOf("compatible") < 0 && /(mozilla)(?:.*? rv:([\w.]+)|)/.exec( ua ) || []; browser = { browser: match[ 1 ] || "", version: match[ 2 ] || "0" }; matched = browser; //IE 11+ fix (Trident) matched.browser = matched.browser == 'trident' ? 'msie' : matched.browser; browser = {}; if ( matched.browser ) { browser[ matched.browser ] = true; browser.version = matched.version; } // Chrome is Webkit, but Webkit is also Safari. if ( browser.chrome ) { browser.webkit = true; } else if ( browser.webkit ) { browser.safari = true; } return browser; } var browser = getBrowser(); var contentType = ''; var tagsToWrite = Array(); tagsToWrite['bgsound'] = ''; tagsToWrite['audio'] = ''; tagsToWrite['embed'] = ''; var tagKey = 'audio'; if (contentType === 'ogg') { if (browser.msie || browser.safari) { //does not support ogg in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'audio'; } } else if (contentType === 'wav') { if (browser.msie) { //does not support wav in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'audio'; } } else if (contentType === 'mp3') { //all modern browser support mp3 in audio tag tagKey = 'audio'; } else { //all other types, preserve old behavior if (browser.msie) { //does not support wav in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'embed'; } } document.write(tagsToWrite[tagKey]); Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol