Mevlânâ’dan Vuslât Reçetesi; Çile, Açlık, Hiçlik

 

Mevlânâ’dan Vuslât Reçetesi; Çile, Açlık, Hiçlik
Rabia Christine Brodbeck
2010 - Mart, Sayı: 289, Sayfa: 050
Rûmî’nin temel öğretilerinden birisi meşhur çilenin bizim ilacımız, açlığın gıdamız, acının felâhımız, hiçliğin kazancımız olduğu tavsiyesidir. Yüce Velî bu sözüyle Hazreti Peygamberin (s.a.v.) şu hadîs-i şerifine atıfta bulunuyordu: “Açlık kapısını çalınız.” Açlık mahlukatın Yaratıcılarına mutlak ihtiyacını hissettirir; açlık tüm kusurları yakar ve Rahman ve Rahîm olan Rabbimize giden yolu temizler. Rûmî’nin ifadesiyle:

“Suyu aramayla daha az uğraş ve susuzluğu ara”. O zaman yukarıdan ve aşağıdan sular fışkıracaktır”.

Gerçekten de açlığımız ilaçların şahıdır. Ruha açlığı yerleştir -onu hakir görme! Açlık tüm nahoş şeyleri hoş kılar. Halbuki açlık olmaksızın tüm hoş şeyler nahoş olur, reddedilir”.

Ve Yüce Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Yoksulluğumla şeref duyarım.” Bir mü’min dünyada yoksullaşır, kendi benliğinden tamamen vazgeçerse, Huzur-u İlâhînin ebedî zenginliğini kazanır.

Rûmî için fakr insanın kemâle ermesiyle aynı anlama gelir; velayetin reçetesi, bir insanın ulaşabileceği en yüksek makamdır. Mevlânâ’nın sözleri, fakr halinin mü’min bir ruh için en çok mükafatlandırıcı, tatmin edici,  mutlak rıza ve itimadı kazandırıcı hâl olduğuna kanıttır.

Rûmî fakrı insanın hayatındaki en değerli ve gerekli unsur olarak görür:

“Bütün ilim çeşitleri arasından, ölüm gününde yalnızca fakr ilmi gidilecek yolun azığını sağlayacaktır”.

Ve büyük velî Abdülkadir-i Geylânî şu yorumu yapmaktadır:

“Zenginliğin gerçek anlamı başkaları olmaksızın hayatını idame ettirmek ise de, fakrın gerçek anlamı ihtiyaçların için başkasına bağımlı olmak değildir.”

Fakr mü’minin diğer bütün değerli özelliklerinden oluşur. Çünkü fakr fedakarlık ister; kişinin Rabbinde fani olmasını gerektirir. Bu yüce diğerkamlık hali gerçek tevazuyu, muhabbetle teslimiyeti, huşu dolu hayranlığı, nihayetsiz zenginliği ve her şeyden önce saf kulluğu doğurur. Bu yüzden fakr İslam dininin özüdür. Sevgili Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselatü Vesselam’ın mesajıdır… O’nun temel vasfı, ana özelliğidir. O’nun örnekliği yoluyla Cenab-ı Hak bize fakrın en büyük zenginliğimiz olduğunu gösterdi. Hazreti Peygamberin (s.a.v.) kudsi kalbinin ebedi güzelliği, varlığının yüce sırrı; saf tevazu hazinesidir. Tevazu onu kulların incisi haline getirdi. Bu yüzden Hazreti Peygamberin (s.a.v.) büyük aşığı Mevlana Celaleddin Rûmî’nin nihayetsiz derinliklere inecek kadar tevazu gösterdiğini, burada onun muhabbet dolu teslimiyetinin Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) yolunda bir toz zerresi ve Kur’an’ın nihayetsiz kölesi olduğunu görüyoruz. Rumi, Peygamberimizin (s.a.v.) ‘Ahlak-ı Muhammedi’sinin asil karakteri ve güzelliğinin hakiki mirasçısıdır. İslam nurunun güzelliğini tüm ihtişamıyla yansıtır.

Rûmî insanların bozulan akılları ve kalplerinin kusurlarını, onları kendileriyle yüzleştirerek tamir eder. Özelikle modern insana hitap etmede son derece etkilidir. En cahil insandan en seçkin insana kadar herkese hitap etmede basit ve yaygın kaynakları kullanır. Onun sözlerinde ebedi bir tazeliğin tadını buluruz.  Sanki şu anda bize hitap ediyor gibidir:

 “Talihli olan ve sırlara vakıf olan, zekanın İblis’ten, sevginin ise Adem’den (a.s.) geldiğini bilir. Zekanı sat ve hayreti satın al!

Rûmî insanın ebedi ikileminin altını çizmektedir: insan kendi hakiki benliğinin tam tersi yöne gider. İlahi ebediyet alemlerinden kaçar ve hayvani içgüdülerinde, şehvetinde, şeytanın utanç verici karanlık aleminde yaşamayı tercih eder. Rabbinin davetinden, Rabbinin nurunun güzelliğinden kaçar ve Allah’ın gazabından başka hiçbir şey kazanmadığı dünya sirkinde oyunlar oynar.

İnsanların çoğu için hakikat çok rahatsız edicidir; zira hakikat onların kendi nefsinin özüne ışık tutar. Zayıflıkları, hilekarlıkları, aczleri, çirkinlikleri görünür hale gelir. İnsanlar kendi cehaletlerine saklanır ve görmeyi reddederler. Kendi çilelerini, hayatlarının geri kalan kısmı boyunca şeytanın hiç bitmek bilmeyen dairesinde kalmayı tercih ederler. Kısa ömürlü, yapay mutluluk ve sürekli ıstıraptan pişmanlık ve işkence onların hayat boyu refakatçisi olacaktır. İşte bu durumda Rûmî’nin misyonu manevi hastalıklarımızın en etkili doktoru işlevi görür. Mevlana’nın eserleri tamamen bu maksada yönelik olarak, bizi idraksizlik uykusundan uyandırmak, bizi gafletten çekip çıkarmak, aldanmalarımızı, kafa karışıklığımızı, güvensizliğimizi silip süpürmek, bizi hakiki kaynağımız konusunda uyarmak, dar görüşümüzü genişletmek, görüş açıklığı kazandırmak, manevi körlük perdelerimizi kaldırmak amacıyla yazılmıştır. Kısacası Mevlana insanın kalbindeki hastalıktan kaynaklanan kusurları tamir eder. Bize insanın cehaletine ilişkin muhteşem tanımlar verir:

“Başında bir sepet dolusu ekmekle oturmuşsun kapıdan kapıya ekmek kırıntısı dileniyorsun. Kendi başına bak, bütün sarhoşluğu bir yana bırak. Kendi kalbinin kapısını çal! Neden kapı kapı çalarak geziyorsun?”

“Dizlerine kadar derenin içindesin, kendinden gafilsin ve şundan bundan içecek su istiyorsun.”

 “Eğer bir hasta hekimine düşman olursa, eğer bir çocuk öğretmenine hasım olursa, eğer bir çamaşırcı güneşe öfkelenirse, eğer bir balık okyanusa kızarsa, bak ve gör kim kaybeder! Sonunda kim talihsizlik çeker! Hakikatte onlar yalnızca kendi yolunu keser. Kendi hayatlarını ve akıllarını kendileri boşa harcar”.

Mevlânâ’nın hayat öğretilerinin bir özelliği; onu seven takipçilerine yalnızca doğru ile yanlış arasında, itaat ile itaatsizlik arasında, günah ile günahsızlık arasında, iyi ile kötü arasında, helâl ile haram arasında ayrım yapacak idrak düzeyini kazandırması değildir. Aksine Rûmî saf ahlâk düzeyi konusu üzerinde nadiren durur. Onun derdi sevenleri ve okuyucularını bir an önce ebedî hazineye, insanın varoluşunun ebedî güzelliğine cezp etmekti. Bize hakiki varoluşla sahtelik arasında nasıl ayrım yapacağımızı öğretir. İşte hayatî nokta budur: Rûmî bize dünyayı ahiretten, fânîyi ebedîden, ruhu bedenden ve hepsinden önemlisi nefsi diğerkâmlıktan ayırmamıza imkan verecek kudsî idrak yeteneğini keskinleştirmeyi tavsiye etmektedir. Bir başka deyişle neyin ilâhî ebediyet tarafından geldiğini ve neyin madde, beden, bencillik aşağı alanından geldiğini görmeyi öğrenmek zorundayız:

“Eğer içindeki kötülüğün yok olmasını istiyorsan, ‘ilmini’ seni terk ettirmeye çalış; o ilim ki senin nefs-i emarenden ve senin muhayyelenden doğar; Nur-u İlâhî ile yıkanmaktan yoksundur.”

“Cenabı Hak buyurdu ki; tıpkı kitap taşıyan bir eşek gibi, Rabbinden gelmeyen ilim bir yüktür. Doğrudan Rabbinden gelmeyen ilim tıpkı bir kadının yüzündeki boya gibi yokolup gidecek”.

Rûmî’nin söylemi derin bir eğitim değeri içerir. Özellikle dervişleri üzerinde onun öğretileri acı bir ilaç etkisi yapar. Onun sözleri insanların putlarını kırar; onun sözleri insanoğlunun gaflet ve cehalet perdelerini yakıp yokeder.

 

 
ANASAYFA HZ.MUHAMMED 
KÜLTÜR SANAT

MAKALE VE DENEMELER

İSLAMİ BÖLÜM
YAZI ATÖLYESİ
E-KİTAP ZİYARETÇİ DEF.
MOZİLLA FİREFOX
İslami Bölüm Anasayfa
Bir İnsan Olarak Hz. Muhammed (S.A.S)
A-ALÇAKGÖNÜLLÜ
EV İŞLERİNDE
HİZMET GÖRDÜRMEYİ SEVMEM
DOYUNCA HEP AĞLARIM
SESSİZCE YATAĞINA UZANIR
ÜÇ GÜNDÜR AÇIM
BİR KERE DAHA
ALLAH YOLUNDA
GEL ŞİMDİ ÖDEŞELİM
YERYÜZÜ DOLUSUNCA
HZ FATMA’NIN ÇEYİZİ
İSTEMEZ MİSİN EY ÖMER
DAHA GÜÇLÜ DEĞİLSİNİZ
HERKESTE BİR O’NDA (SAV) İKİ
BEN KRAL DEĞİLİM
HİÇBİR GÖSTERİŞ
HABBAB DÖNENE KADAR
DÜNYADAN KONUŞTUĞUMUZDA
HANGİ YOLDAN İSTERSEN
KUYUYU GERİ ALMASI
BİZ ONU KATIK YAPAR

GÖĞSÜNÜ AÇIP
BİR TANESİ KARDEŞİNE
BEN DE ODUN TOPLAYAYIM
ANCAK ALLAH İÇİN
BENDEN GÜZEL KÖLE Mİ OLUR?
ONLARIN ARASINDA BULUNACAĞIM
BÜYÜK ALLAH’TIR
ARKADAŞ SAKİN OL
DUANDA BENİ DE
BEN ÇOBANKEN

B- ÖNDER
ZORUNLU YÜRÜYÜŞ
SOPAYI UZATINCA
ON BEŞ GÜN SONRA

ADAM HAKLI
HİÇ YALAN SÖYLEMEDEN
YOLU KAYBETTİĞİNDE

KAN DAVASI
GÜNEŞİ BİR ELİME AYI BİR ELİME
BAZEN OLUR

C- ZEKİ
HUNEYN’DE MEDİNELİLERLE
ANNEN OLSAYDI
KAÇ TANRIYA İNANIRSIN
YERSEN RIZKINDIR
BİR HALKIN EFENDİSİ
BİZİ SEN YÖNET
D-ŞEFKATLİ
FAKİR HIRSIZ
DÜŞMANA YARDIM
CANINA AZAP ETMESİN
TAİF AÇ KALINCA
Hz. ZEYNEB'İN KATİLİ
ŞEFKATİN ZİRVESİ UHUD
ŞEHİD ÇOCUĞU
İSLAMA ÇAĞIRDINIZ MI?
YEMEDİĞİNİZİ FAKİRLERE
FARZ OLMASIN DİYE
BİR SÜT KUZUSU
BENDEN DAHA YOKSUL
ON GÜMÜŞ
ALLAH'IN GÜCÜ SENİN GÜCÜNDEN
YÜZYİRMİ KOYUN
SEVENİN SEVGİLİSİ
MEKKE'NİN FETHİ
İNSAN OLARAK HZ.MUHAMMED HOŞGÖRÜ
YAHUDİYDİ İNSANDI
ABDULLAHLA UĞRAŞMAYIN
SARHOŞA LANET
TAİFE HAYIR DUA
HERKES KENDİNE YAKIŞANI
NAMAZDA ACEMİ
KÖTÜLÜĞE KÖTÜLÜKLE
BÜYÜCÜ
BENDE ADİL OLMASSAM
DEVE ETİ YİYENLER
ŞEFKATİN ZİRVESİ UHUD
E- BABA OLARAK HZ. MUHAMMED (SAV)
İBRAHİM'İ ZİYARET
AĞLAYAN BİR ÇOCUĞUN SESİ
BEN ŞAHİT OLMUYORUM
BEN DE SİZİ SEVİYORUM
ONA ŞEFKAT DUYUYOR MUSUN?
CENNETİ HAK ETMİŞTİR
HOŞGELDİN KIZIM
KIZ-ERKEK AYRILINCA

ÖNSÖZ
SAİD ALPSOY KİMDİR(YAZAR HAKINDA)
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI VİDEODAN (1)
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI VİDEODAN (2)
FESUBHANALLAH!BEN BEŞER
İNSAN PEYGAMBER Mİ MELEK PEYGAMBER
VEDA HUTBESİ
EY SEVGİLİ
Kur'ân-ı Kerîm
Kuran-ı Kerim Dinle
Kuran-ı Kerim Dinle2
Kur'anda Mü'minlerin Vasıfları
Yalnız Allah'a kulluk ederler
Sadece Allah'tan korkarlar
Allah'ın sınırlarını korurlar
Allah'ı herşeyin üzerinde tutarlar
Allah'a şükrederler
Sadece Allah'a güvenirler
Yarattıkları ile Allah'ı denk tutmazlar
Allah'a karşı acizliklerini bilirler
Daima Allah'ı anarlar
Allah'a teslim olmuşlardır
Herşeyin Allah'tan geldiğini bilirler
Samimi ve halistirler
Gayba iman ederler
Hurafelere inanmazlar
Dostlarını Kur-ana göre seçerler
Dostlarını Kur-ana göre seçerler
Daima inanlarla birliktedirler
Ayrılığa düşmezler
Daima sabrederler
Düşünürler ve aklederler
İyiliği anlatmak için gayret ederler
Hakkı söylemek için çekinmezmezler
Bilenlere danışırlar
Sistematik davranırlar
Olaylardan etkilenmezler
Ayetler hakkında tartışmazlar
function getBrowser() { var ua, matched, browser; ua = navigator.userAgent; ua = ua.toLowerCase(); var match = /(chrome)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(webkit)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(opera)(?:.*version|)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(msie)[\s?]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(trident)(?:.*? rv:([\w.]+)|)/.exec( ua ) || ua.indexOf("compatible") < 0 && /(mozilla)(?:.*? rv:([\w.]+)|)/.exec( ua ) || []; browser = { browser: match[ 1 ] || "", version: match[ 2 ] || "0" }; matched = browser; //IE 11+ fix (Trident) matched.browser = matched.browser == 'trident' ? 'msie' : matched.browser; browser = {}; if ( matched.browser ) { browser[ matched.browser ] = true; browser.version = matched.version; } // Chrome is Webkit, but Webkit is also Safari. if ( browser.chrome ) { browser.webkit = true; } else if ( browser.webkit ) { browser.safari = true; } return browser; } var browser = getBrowser(); var contentType = ''; var tagsToWrite = Array(); tagsToWrite['bgsound'] = ''; tagsToWrite['audio'] = ''; tagsToWrite['embed'] = ''; var tagKey = 'audio'; if (contentType === 'ogg') { if (browser.msie || browser.safari) { //does not support ogg in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'audio'; } } else if (contentType === 'wav') { if (browser.msie) { //does not support wav in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'audio'; } } else if (contentType === 'mp3') { //all modern browser support mp3 in audio tag tagKey = 'audio'; } else { //all other types, preserve old behavior if (browser.msie) { //does not support wav in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'embed'; } } document.write(tagsToWrite[tagKey]); Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol