Gönül Nerede?

Gönül Nerede?

Dînî ve edebî kültürümüzde büyük öneme sahip olan “Gönül”,  Türkçemizin zengin mânâlı kelimelerinden biridir.
 Gönül, insanın duygu merkezidir. Gönül bir irfan hazinesidir.
 Gönül bir kitaptır, gerçek aşk hikayesi bu kitaptan okunur.
 Bunun için gönlü aşk ile doldurmak gerekir.
 
 “Gerçekten de Allah; sûretlerinize,  mallarınıza bakmaz; fakat ancak gönüllerinize ve amellerinize bakar.”  (1)
 
 hadisinde bildirildiği gibi insandaki gönül, Cenab-ı  Hakk’ın kendisini görmek için baktığı bir aynadır.
 Hz. Mevlana bu hususu bir hikaye ile anlatır:
 Hz. Yusuf’un bir arkadaşı yolculuktan döner. Hz. Yusuf sorar:
 “Bana ne hediye getirdin?”
 
 Arkadaşı cevap verir: “Sende  olmayan ne var ki? Senin neye ihtiyacın  olabilir? Ama senden daha  güzel birisi olmadığından; yüzünü seyretmen için sana bir ayna  getirdim.”
 
 Cenab-ı Hakk’ın da her şeyi  var-dır, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Kul, Allah’ın huzuruna orada  kendisini görmesi için parlak bir ayna, ya-ni temiz bir  gönül  götürmelidir.
 Fihi Mâfîh, 285
 
 “O günde ne mal ne evlat fay-da vermez.  Allah’a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer).”
 26 Şuarâ, 88- 89
 
 Şairin ifadesiyle:
 
 “Sanma ey Hâce, kim senden zer u sîm(altın,  gümüş)isterler
 Yevme lâ yenfe’u(hiçbir şeyin fayda vermediği) da kalb-i selim isterler.”
 
 Hz. Mevlana’ya göre mülkün sahibi olan Cenab-ı Hak mahşer günü insanlara, “Kıyamet günü için bir armağanınız var mı? Sizi  nasıl yarattıysak öyle azıksız olarak eliniz boş mu geldiniz?”  diye soracak ve ne istediğini şöyle belirtecek:
 
 “Benim kıymet verdiğim ve  baktığım şey ne  düzgün konuşma, ne kılık kıyafet ve ne de mal mülktür.  Ben insanın kalp  güzelliğine ve halinin düzgün olup olmadığına bakarım.  Hakk’a götürülecek en iyi  hediye; tertemiz bir gönüldür.”
 Hz. Mevlânâ gönülden bahsederken yine;
 
 “Kâbe, Hz. İbrahim tarafından yapılmıştır.  Gönül ise yüce ve büyük Allah’ın nazargâhıdır.”  demiştir.
 
 Tasavvufî eserlerde gönlün Kâbe’ye teşbihi(benzetmesi)ne çok sık  rastlanır.
 
 Bu husus, zübde-i kâinat (kâinatın özü) olan insandaki kalbin kâinat  içindeki Kâbe’nin mevkiine benzemesinden dolayıdır.
 
 Hz. Ömer (r.a.) bir gün Kâbe’ye bakıp şöyle buyurmuştur:
 “Sen ne büyüksün, senin şanın ne yücedir.  Lakin müminin Allah katındaki şerefi ise senden daha yücedir.”  (2)
 
 “Cenab-ı Hak, görünen,  bilinen sûret  Kâbe’sini tavaf etmeyi, masiyetten temizlenmiş, arınmış  bir gönül Kâbe’si elde  edesin diye sana farz kılmıştır.” der, Hz. Mevlânâ.
 Yunus Emre de şöyle seslenir:
 “Gönül Çalab’ın tahtı, Çalap gönüle baktı.
 İki cihan bedbahtı, her kim gönül yıkar ise.
 Sufiler, kalbin hakka mahal oluşuyla ilgili görüşlerini şöyle kudsî hadise  dayandırırlar:
 “Ben, yere göğe sığmam, ancak mü’min kulumun  kalbine, gönlüne sığarım.” (3)
 İsmail Hakkı Bursevî de bunu şöyle ifade eder.
 “Dil beyt-i Hüdâdır, ânı pâkey-le sivâdan
 Kasrına nüzul eyleye Rahman gecelerde.”
 
 “Bir gönül ki, Dosttan, Dost talebinden hâli  (boş) dir, o ızdırap ve sıkıntıdan kurtulamaz!
 
 Bir baş ki onda Dost sevgisi yoktur; o başta öz ve mana arama!
 
 Zira o baş, bir post ve deriden ibarettir.”
 diyen Hz. Mevlana, bir gün Konya çarşısından yankılanan bir sesle irkilir.
 Bu ses, “Dil küüüü! Dil küüüü!”  diye yankılanmaktadır.
 Ses, tilki derisi satan bir köylüye aittir.
 
 Kendi şivesine göre tilki yerine “dilkü” demektedir.
 Mevlânâ, “dilkü”  kelimesini, “dil kü”  mânâsına alarak heyecanlanır.
 
 Çünkü “dil ku”, “Gönül nerede?” demektir.
 Evet, gönül nerede?
 
 NELER YAPILMALIDIR?
 
 1. Gönül evimizi  her türlü maddî – manevî pislikten temizlemeliyiz.
 
 Hz. Mevlânâ: “Gönül; sisten,  kirden temizlenirse, Hak güneşinin nuru orada  parıldar.” ifadesinde  Hakk’ın sevgisine mahzar olmak için ; hırs, kin, riya,  yalan, kibir,  kıskançlık gibi duygulara ve maddiyata, geçici dünya nimetlerine  olan  düşkünlüğe gönülde yer vermemek hususunda bizleri uyarır. Zira gönül,  iman  ve sevgi için yaratılmış bir yapıdır.
 
 “Sür çıkar ağyarı (başka şeyleri) dilden (gönülden) ta ki tecellî ide Hakk,  Padişah girmez saraya hâne mâmur olmadan.”
 
 Öyleyse gönül evini temizlemeli, temiz tutmalıyız. Zira Yunus’un  ifadesiyle;
 
 “Temiz et gönül evini,
 Yâr gelecek kondurmaya.”
 
 2. Gönülle   ilgili üzerinde durulan bir başka husus da, Allah sevgisi için  yaratılmış bu  kutsal mekana zarar vermenin, gönül kırmanın, insanları  incitmenin ne kadar kötü  olduğudur.
 
 Yunus Emre’nin: “Bir kez gönül kırdın ise bu kıldığın namaz değil.”  ifadesinin bir benzerini Hz. Mevlânâ şöyle dile getirir:
 
 “Ahmaklar, mescide (secde edilen yer) hürmet  gösterirken, secde edenin kalbini kırmaya çalışırlar.”
 
 “Evler yıkılır, köyler olur hâk ile yeksân,
 Viran yeri, birkaç yıla varmaz onarırlar,
 Yalnız şu gönül mülkü harap olmaya görsün,
 Tamire yetmez onu dünyada asırlar.”
 
 Faruk Nafiz
 Dadaloğlu ne güzel söylemiş:
 “Gönülden gönüle yol gider derler,
 Onu sürdürmeye hoşça can gerek.”
 Öyleyse gönülden gönüle giden yolu bilmeli, bulmalı, gönül almayı, gönül  kazanmayı, gönül yapmayı iyi bilmeliyiz.
 Gönül vermedikçe gönül bulamayacağımızı unutmamalıyız.
 Zira kalp kalbe karşıdır.
 Sesin dağda yankı yapması gibidir. Ne söylerseniz aynısını duyarsınız.
 3. Dış temizliği  gibi iç temizliğine, gönül temizliğine de önem vermeliyiz.
 İslam fıkhına göre kör kişinin imamlığı mekruhtur.
 Zira kör pisliklerden sakınamaz, zahirdeki pisliklere bulaşır.
 
 Kalp gözü kör olanların ise pisliği içtedir, görülmez, onun için çok tehlikelidir. Hz. Mevlânâ: “Zahirî (dıştaki,  görünen) pislik suyla temizlenir. Ya Bâtınî (içteki, gönüldeki) pislik? Onu da  göz yaşı temizler.”der.
 Akıl ve maneviyat körlüğü  de, bir çeşit maddi körlük gibidir. Mânâ körlüğünden, manevi  pisliklerden basiretle, firasetle korunabiliriz.
 Öyleyse gönül gözümüzü açacak basiret,bilgi ve firasete sahip olmaya bakmalıyız. “Gerçek âmâ, baş gözü görmeyen değil,  asıl âmâ kalp gözü görmeyendir.” (4)
 
 “Gönlünü dünyaya veren, bir parça ekmeğe  imanını satan gibidir.
 Dünyaya bağlanan insan, âleme sultan olsa da gerçekte ölüdür.”
 Hz. Mevlânâ, İnsan kirli  elbiseyle toplum içine çıkamaz. Diyelim ki pislik bulaştığında elbiseyi  temizlemek için suyla yıkamak yeterlidir.
 Peki ama, şayet kirli olan içimizse ne yapmalı?
 Demek ki onu yıkayan başka bir su lazım.
 “Kara balçıkta (bataklıkta) da su vardır ama o suyla abdest alınmaz.
 
 O da su ama çamurlu.
 Saf olmayan gönüle de gönül  denmez. Su balçıktan kurtulunca temizlenir de bir işe yarar; gider  denize kavuşur. Bu böyle olduğu gibi gönül de ancak  kirlerinden  arınırsa işe yarar. Ancak böyle saflaşan gönüle Cenab-ı Hak nazar   eder.”
 Günümüzde zahiri süslenme  bakımından çok gayretli olduğumuzda hiç şüphe  yok. Görüntüye büyük önem  veriyor, üstümüze başımıza, kılık kıyafetimize büyük  paralar  harcıyoruz. Güzel görünmek için neler yapıyoruz neler?
 
 Peki ama, bizim  güzelleştirmekle sorumlu olduğumuz bir de iç dünyamız yok mu? Beden  güzelliği yanında kalp ve ruh güzelliğin-den sorumlu değil miyiz?
 
 “Ey kardeş, seni insan yapan  tarafın ruhu,  kalbin, fikrin ve düşüncendir; geri kalan kısmın kemik,  et ve kıldan ibarettir.  Düşüncen gül ise, sen gül bahçesisin, dikense  külhanı doldurursun (ateş ocağına  odun olur yanarsın) Gül suyu isen  göğüs ve başlara sürülürsün, sidik olursan yerin mâlum.” (Hz. Mevlânâ)
 
 İçimiz de dışımız da temiz olmalı.
 Zira temiz olanlar Cennet ve Cemalullah’a lâyıktır.
 “Bu âdem dedikleri
 El, ayakla baş değil.
 Âdem manaya derler,
 Sureti ile kaş değil.”
 
 Kaygusuz Abdal.
 
 Hz. Peygamber (): “Vücutta  bir et  parçası vardır, o sağ-lam olursa bütün vücut sağlam olur, o  bozulursa bütün  vücut bozuk olur. O et parçası kalptir.” (5) buyuruyor.
 Öyleyse gönül evimizi,  kalbimizi asla ihmal etmeyelim. Unutmayalım ki,  maddî hastalıkların da  manevî hastalıkların da en tehlikelisi kalp hastalığıdır. “Şüphesiz insanoğlunun kalbi, kaynayan tencereden  daha çok değişkendir. (6)
 
 “Rabbimiz! Bizi hidayete  erdirdikten sonra  kalplerimizi saptırma! Katından bize rahmet ver.  Şüphesiz sen pek çok  bağışlayansın.”(3 Âli İmran, 8 )
 Hz. Ebubekir (r.a.), irtidat  edenlerin (dinden dönenlerin) sıkıntılı durumları baş gösterdiğinde  akşam namazlarında bu ayeti çok okurdu.(7)
 Ümmü Seleme (r.anha) annemiz anlatır: “Hz. Peygamberin en çok yaptığı dua: “Ey kalpleri evirip çeviren! Kalbime dinin üzere  sebat ver.”idi.(8)
 
 4. Gönül   fethetme seferberliği başlatalım. Kalp kalbe karşıdır. Sevmeyen sevilmez.  Gönlümüzü geniş tutalım, gönül kapılarımızı lâyık olanlara açalım. Gönül adamı  olalım, gönül adamları yetiştirmeye öncelik verelim.
 
 5. Gönülsüz   yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş. Gönülsüz, istemeyerek yapılan  işlerden hayır  gelmez. İstenen sonuca ulaşabilmek için her işe dört  elle sarılmalı, istekle ve  şevkle yapmak gerekir.
 
 Gönül devreden çıkınca buz gibi, duvar gibi olduk.
 Yapılan hizmetlerden ve işlerden zevk alınmıyor.
 Öyleyse tekrar gönlü devreye koyarak hizmetlerimize dört elle  sarılmalıyız.
 
 Kalb-i selim’in üç vasfı vardır:
 a) İncitmeyen  bir kalp,
 b) İncinmeyen  bir kalp,
 c) İyiliği  Allah’ın rızası için yapıp karşılığını beklemeyen bir kalp…
 
 Öyleyse tekrar soralım:
 
 GÖNÜL  NEREDE?
 
 Kaynaklar:
 1. Müslim, Birr 33. İbni Mâce,  Zühd 9.
 Ahmed, Müsned, 2/285 539.
 2. Tirmizi, Birr 85.
 3. Aclunî, Keşfü’l Hafa, 2/255. Gazali, İhya, 3/127.
 4. Münavi, Feyzul Kadir, 5/ 355.
 5. Buhari, İman 39. Müslim, Müsakat 107.
 Ebu Dâvûd, Büyu 3. İbni Mâce, Fiten 14.
 6. Ahmed, age, 6/4
 7. Kurtubi, El Camiul Ahkamil Kur’an, 4/112.
 8. Tirmizi, Daavat 89.     
                                                             

 
ANASAYFA HZ.MUHAMMED 
KÜLTÜR SANAT

MAKALE VE DENEMELER

İSLAMİ BÖLÜM
YAZI ATÖLYESİ
E-KİTAP ZİYARETÇİ DEF.
MOZİLLA FİREFOX
İslami Bölüm Anasayfa
Bir İnsan Olarak Hz. Muhammed (S.A.S)
A-ALÇAKGÖNÜLLÜ
EV İŞLERİNDE
HİZMET GÖRDÜRMEYİ SEVMEM
DOYUNCA HEP AĞLARIM
SESSİZCE YATAĞINA UZANIR
ÜÇ GÜNDÜR AÇIM
BİR KERE DAHA
ALLAH YOLUNDA
GEL ŞİMDİ ÖDEŞELİM
YERYÜZÜ DOLUSUNCA
HZ FATMA’NIN ÇEYİZİ
İSTEMEZ MİSİN EY ÖMER
DAHA GÜÇLÜ DEĞİLSİNİZ
HERKESTE BİR O’NDA (SAV) İKİ
BEN KRAL DEĞİLİM
HİÇBİR GÖSTERİŞ
HABBAB DÖNENE KADAR
DÜNYADAN KONUŞTUĞUMUZDA
HANGİ YOLDAN İSTERSEN
KUYUYU GERİ ALMASI
BİZ ONU KATIK YAPAR

GÖĞSÜNÜ AÇIP
BİR TANESİ KARDEŞİNE
BEN DE ODUN TOPLAYAYIM
ANCAK ALLAH İÇİN
BENDEN GÜZEL KÖLE Mİ OLUR?
ONLARIN ARASINDA BULUNACAĞIM
BÜYÜK ALLAH’TIR
ARKADAŞ SAKİN OL
DUANDA BENİ DE
BEN ÇOBANKEN

B- ÖNDER
ZORUNLU YÜRÜYÜŞ
SOPAYI UZATINCA
ON BEŞ GÜN SONRA

ADAM HAKLI
HİÇ YALAN SÖYLEMEDEN
YOLU KAYBETTİĞİNDE

KAN DAVASI
GÜNEŞİ BİR ELİME AYI BİR ELİME
BAZEN OLUR

C- ZEKİ
HUNEYN’DE MEDİNELİLERLE
ANNEN OLSAYDI
KAÇ TANRIYA İNANIRSIN
YERSEN RIZKINDIR
BİR HALKIN EFENDİSİ
BİZİ SEN YÖNET
D-ŞEFKATLİ
FAKİR HIRSIZ
DÜŞMANA YARDIM
CANINA AZAP ETMESİN
TAİF AÇ KALINCA
Hz. ZEYNEB'İN KATİLİ
ŞEFKATİN ZİRVESİ UHUD
ŞEHİD ÇOCUĞU
İSLAMA ÇAĞIRDINIZ MI?
YEMEDİĞİNİZİ FAKİRLERE
FARZ OLMASIN DİYE
BİR SÜT KUZUSU
BENDEN DAHA YOKSUL
ON GÜMÜŞ
ALLAH'IN GÜCÜ SENİN GÜCÜNDEN
YÜZYİRMİ KOYUN
SEVENİN SEVGİLİSİ
MEKKE'NİN FETHİ
İNSAN OLARAK HZ.MUHAMMED HOŞGÖRÜ
YAHUDİYDİ İNSANDI
ABDULLAHLA UĞRAŞMAYIN
SARHOŞA LANET
TAİFE HAYIR DUA
HERKES KENDİNE YAKIŞANI
NAMAZDA ACEMİ
KÖTÜLÜĞE KÖTÜLÜKLE
BÜYÜCÜ
BENDE ADİL OLMASSAM
DEVE ETİ YİYENLER
ŞEFKATİN ZİRVESİ UHUD
E- BABA OLARAK HZ. MUHAMMED (SAV)
İBRAHİM'İ ZİYARET
AĞLAYAN BİR ÇOCUĞUN SESİ
BEN ŞAHİT OLMUYORUM
BEN DE SİZİ SEVİYORUM
ONA ŞEFKAT DUYUYOR MUSUN?
CENNETİ HAK ETMİŞTİR
HOŞGELDİN KIZIM
KIZ-ERKEK AYRILINCA

ÖNSÖZ
SAİD ALPSOY KİMDİR(YAZAR HAKINDA)
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI VİDEODAN (1)
PEYGAMBERİMİZİN HAYATI VİDEODAN (2)
FESUBHANALLAH!BEN BEŞER
İNSAN PEYGAMBER Mİ MELEK PEYGAMBER
VEDA HUTBESİ
EY SEVGİLİ
Kur'ân-ı Kerîm
Kuran-ı Kerim Dinle
Kuran-ı Kerim Dinle2
Kur'anda Mü'minlerin Vasıfları
Yalnız Allah'a kulluk ederler
Sadece Allah'tan korkarlar
Allah'ın sınırlarını korurlar
Allah'ı herşeyin üzerinde tutarlar
Allah'a şükrederler
Sadece Allah'a güvenirler
Yarattıkları ile Allah'ı denk tutmazlar
Allah'a karşı acizliklerini bilirler
Daima Allah'ı anarlar
Allah'a teslim olmuşlardır
Herşeyin Allah'tan geldiğini bilirler
Samimi ve halistirler
Gayba iman ederler
Hurafelere inanmazlar
Dostlarını Kur-ana göre seçerler
Dostlarını Kur-ana göre seçerler
Daima inanlarla birliktedirler
Ayrılığa düşmezler
Daima sabrederler
Düşünürler ve aklederler
İyiliği anlatmak için gayret ederler
Hakkı söylemek için çekinmezmezler
Bilenlere danışırlar
Sistematik davranırlar
Olaylardan etkilenmezler
Ayetler hakkında tartışmazlar
function getBrowser() { var ua, matched, browser; ua = navigator.userAgent; ua = ua.toLowerCase(); var match = /(chrome)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(webkit)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(opera)(?:.*version|)[ \/]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(msie)[\s?]([\w.]+)/.exec( ua ) || /(trident)(?:.*? rv:([\w.]+)|)/.exec( ua ) || ua.indexOf("compatible") < 0 && /(mozilla)(?:.*? rv:([\w.]+)|)/.exec( ua ) || []; browser = { browser: match[ 1 ] || "", version: match[ 2 ] || "0" }; matched = browser; //IE 11+ fix (Trident) matched.browser = matched.browser == 'trident' ? 'msie' : matched.browser; browser = {}; if ( matched.browser ) { browser[ matched.browser ] = true; browser.version = matched.version; } // Chrome is Webkit, but Webkit is also Safari. if ( browser.chrome ) { browser.webkit = true; } else if ( browser.webkit ) { browser.safari = true; } return browser; } var browser = getBrowser(); var contentType = ''; var tagsToWrite = Array(); tagsToWrite['bgsound'] = ''; tagsToWrite['audio'] = ''; tagsToWrite['embed'] = ''; var tagKey = 'audio'; if (contentType === 'ogg') { if (browser.msie || browser.safari) { //does not support ogg in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'audio'; } } else if (contentType === 'wav') { if (browser.msie) { //does not support wav in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'audio'; } } else if (contentType === 'mp3') { //all modern browser support mp3 in audio tag tagKey = 'audio'; } else { //all other types, preserve old behavior if (browser.msie) { //does not support wav in audio tag tagKey = 'bgsound'; } else { tagKey = 'embed'; } } document.write(tagsToWrite[tagKey]); Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol