- ATATÜRK FOTOĞRAF GALERİ ARŞİVİ 7

	İşte Atatürk'ün ilk fotoğrafı 31 Ekim 2008 Cuma 00:03 Mustafa Kemal'in bilinen ilk fotoğrafı 1902 yılında Harbiye'den mezun olurken çektirdiğiydi. Ancak daha eski fotoğrafı meydana çıktı. Atatürk’ün hayatından kesitleri, senaryosunu yazıp yönettiği ’Mustafa’ adlı belgesel filmle beyaz perdeye aktaran Gazeteci-Yazar Can Dündar, dün Milliyet Gazetesi’nde, filminde de yer verdiği, Atatürk’ün en eski fotoğrafını yayınladı. Fotoğrafın kısa hikáyesini de okuyucularına aktaran Can Dündar, Atatürk’ün bilinen en eski fotoğrafının varlığını belgeseli için araştırma yaparken, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı’nda görevli Albay’dan öğrendiğini yazdı. Dündar, fotoğrafa nasıl ulaştığının hikáyesini ise şöyle anlattı:
	107 yıl önce Harbiye öğrencisi "(...) Mustafa Kemal’in bildiğimiz en eski fotoğrafı 1902 yılında Harbiye’den mezun olurken çektirip, annesine yolladığı fotoğraftı. Orada 21 yaşında, kılıç kuşanmış, bıyıklı bir teğmendi. Öğrencilik yıllarını hiç görmemiştik. Heyecan içinde fotoğrafın yerini sordum. İstanbul’da Harbiye Askeri Müzesi’nde olduğunu söylediler. Hemen gerekli izinleri alıp Harbiye Müzesi’ne koştuk. Arşiv açıldı ve dile kolay tam 107 yıl açığa çıkmamış bu fotoğraf ortaya çıktı. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bu fotoğrafı Harbiye İkinci sınıfta çektirdiği sanılıyor. Yani yıl 1901 olmalı... Mustafa Kemal, oturduğu yer, oturuş biçimi ve paltosuyla hemen fark ediliyor. Bıyıkları yeni terlemiş daha. Henüz kılıç kuşanmamışlar ama hepsinin ellerinde kitap var. Fotoğraftakilere gelince... Mustafa Kemal’in hemen solunda oturan genç Ali Fuat olmalı. (...) Fotoğrafta Mustafa Kemal’in sağ yanında oturan devrik fesli genç de ömür boyu onun yanında olacak dostlarından biri: Kazım Özalp"
	Atatürk'ün gizli mektupları çalındı 02 Kasım 2008 Pazar 11:14 Atatürk ve Latife Hanım'ın çok özel mektubu haraç mezat satışa çıktı. Mirasçılar gözlerine inanamadı. Mektup nereden bulunmuştu? Atatürk’ün, kayınpederi Muammer Uşakizade ve kayınvalidesi Adeviye Hanım’a, Latife Hanım’dan neden boşanacağını belirtmek üzere gönderdiği mektuplar ile boşanma evrakı, 9 Kasım’da Antik A.Ş tarafından İstanbul Swissotel’de yapılacak müzayedede satışa sunulmak istendi. Latife Hanım’ın torunları aracılığıyla konudan haberdar olan Türk Tarih Kurumu, ‘gizli belgelerin yasal vârisi’ olduğu için devreye girdi ve Antik A.Ş. satış işlemini durdurdu. MÜZAYEDE ŞİRKETİ 35 BİN YTL İSTEDİ Görüşüne başvurduğumuz Latife Hanım’ın torunu Mehmet Sadık Öke, “Atatürk’ün ve Latife Hanım’ın mahremiyeti korunmalı. Hemen yasal işlem başlatılmalı” çağrısında bulunurken, Atatürk’ün mahremiyetine ilişkin bu belgelerin ‘gizlilik mührüne’ karşın müzayedede satışa çıkarılması, büyük bir skandal olarak değerlendiriliyor
	MEKTUPLARI NEREDEN BULDUNUZ? Latife Hanım ve Fikriye Hanım’a ilişkin kitapları ile bilinen araştırmacı-yazar Fatih Bayhan, bu katalogu görünce, Latife Hanım’ın torunlarını müzayededen haberdar etti. Bayhan, Atatürk’ün özel hayatının istismar edilerek, ‘gizlilik’ niteliği taşıyan mahremiyete ilişkin bu belgelerin ‘haraç-mezat’ satılamayacağını vurguladı. Kataloğu görünce oldukça şaşıran Latife Hanım’ın torunları Rukiye Devres Ünvar ve Mehmet Kemal Aksel, Antik A.Ş’yi arayarak, söz konusu mektupları nereden elde ettiklerini sordu. Bu sorularına yanıt alamayan Ünvar ve Aksel, Antik A.Ş.’nin, mektupları müzayededen çekmesini istedi. Antik. A.Ş., mektupları aileye 35 bin YTL’ye verebileceğini bildirdi. Daha sonra fiyat, pazarlıkla 15 bin YTL’ye kadar çekildi. Latife Hanım’ın torunları, Türk Tarih Kurumu’nu da devreye soktu. Atatürk’ün, Latife Hanım ile olan özel yaşamına ilişkin mektup ve evrakların Türk Tarih Kurumu kasasında ‘gizli’ mührüyle saklandığını anlatan torunlar, kimi belgelerin nasıl dışarı çıkarıldığı sorusunu yöneltti. ‘KÖŞK'TEN ÇALINDI MI?' Latife Hanım ve Fikriye Hanım’a ilişkin kitapları ile bilinen araştırmacı-yazar Fatih Bayhan, Latife Hanım’ın sandukasının Türk Tarih Kurumu’nun mühürlü kasasında saklandığına işaret ederek, “Bu evraklar, hangi yılda, hangi dönemde, kim tarafından dışarı çıkarıldı? Sorumlular kim, bulunmalıdır. 1980 öncesinde bazı belgelerin Köşk’ten çalındığı rivayet edilir. Bu bilgi araştırılmalıdır” diye konuştu. Bayhan, Türkiye’deki arşivlerin iyi korunamadığını belirterek, “Gizli bir evrak, nasıl olur da antikacıda satışa sunulacak ve haraç mezat satılacak düzeye kadar gelir? Atatürk’ün imzası ve el yazması olan eserler, nasıl olup da bir ticari meta haline getirilir” diye tepki gösterdi. TTK'NIN KASASINDAN ÇIKMADI Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Ali Birinci, bu özel mektupların TTK’nın kasasından çıkmadığı konusunda güvence verdi. Birinci, satışın durdurulması amacıyla işlem başlattı. Mali Polis’in de devreye girdiği, Antik A.Ş’nin satışa çıkaracağı mektuplara el konduğu da ifade edildi. Antik A.Ş yetkilileri, AKŞAM’a yaptığı açıklamada, satış işlemini durdurduğunu ve mektupların Askeri Müze’ye verileceğini bildirdi. Yetkililer, mektupların, Atatürk döneminin Milli Emlak Müdürü’nün ailesi tarafından getirildiğini kaydetti. Kaynak: Akşam
	Atatürk'ün peygamber sevgisi 19 Kasım 2007 Pazartesi 12:17 Atatürk Hz. Muhammed için neler dedi? Diyanet dergisi ortaya çıkardı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Büyük Önder Atatürk'ün Hazreti Muhammed'e olan sevgi ve saygısı, yaşanan örnek olaylarla bir kere daha gözler önüne serildi. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çıkarılan Diyanet Dergisi'nin Kasım ayı sayısında emekli öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. A. Vehbi Ecer'in, ''Atatürk'te Peygamber Sevgisi'' başlıklı yazısında, yaşanan olaylarla Atatürk'ün Hazreti Muhammed'e duyduğu sevgi ve saygı anlatılıyor. Yazıda, Atatürk'ün Hazreti Muhammed'in büyüklüğüne dil uzatanları affetmediğine dikkat çekilerek yaşanan şu olaya yer veriliyor: ''Allah ve Peygamber konuları ulu orta Atatürk'ün yanında tartışma konusu yapılamazdı. Bir gece sofrada sohbet sırasında Peygamberi tenkit ederek Atatürk'e yaranacağını zanneden birisinin konuşmasını kızgın bir şekilde elini masaya vurarak, keser ve 'bu konuyu kapatın... Peygamberi küçültmek isterseniz, kendiniz küçülürsünüz!' der.'' İslam dininin dünya insanlığı için büyük bir inkılap olduğunu ifade eden Atatürk'ün, Hazreti Muhammed'in vefatının yıldönümü dolayısıyla 1930 yılında yaptığı bir konuşmada da İslam dininin insanlık için bir inkılap oluşunu ve korunması gerektiğini şu cümlelerle açıkladığı kaydediliyor: ''Büyük bir inkılap yaratan Muhammed'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli etmek gerekti. Peygamber ölür ölmez düşünülecek şey, bir an evvel onu toprağa tevdi etmek değil yaratmış olduğu inkılâbı emniyet altına almaktı...''


	Buraya Sitenize ait telif Hakkını yazınız


ANASAYFA	HZ.MUHAMMED	KÜLTÜR SANAT	MAKALE VE DENEMELER	İSLAMİ BÖLÜM	YAZI ATÖLYESİ	E-KİTAP	ZİYARETÇİ DEF.	MOZİLLA FİREFOX